1949 yılında Nisan ayının 8 inde, İzmir’in güzel ilçelerinden Tire’nin Büyükkale köyünde Nazif’ten olma, Fatma’dan doğma ben, ağlayarak, çırılçıplak gelmişim bu dünyaya herkes gibi…

Ne anamdan ne babamdan beni dünyaya getirmelerini rica etmemişim kendi istekleri ile getirmişler beni dünyaya ve iyi ki de getirmişler nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun. Öyle ya da böyle yarım asırdan fazla, bir asırdan az bir zamandır DÜNYALIYIM ben sayelerinde…
Yetmiş küsur yıldır tanımaya çalıştığım bir Dünya’da, tanımaya çalıştığım insanlarla birlikte iyi, kötü hiç küçümsenmeyecek yaklaşık 27 bin gün geçirdim, Ve hala insanları ve Dünya’yı tanıma çabasındayım. Düşüncelerimle , şiirlerimle…
Özelmas derler ama ettenim, kemiktenim. Kendimleyim, kendimi dinliyorum İYİYİM.
Dostlarımla paylaşmak istedim..
İZMİR ATATÜRK LİSESİ
Orta Okuldan sonra, Tire’de Lise olmadığı için iki seçeneğim vardı ya tren ile Ödemiş Lisesine gidip gelecektim ya da İzmir Atatürk Lisesinde Leyli (Yatılı) okuyacaktım. Ben ikinci seçeneği tercih ederek o yaşlarda hayatımın en isabetli kararlarından birini vermişim meğer. Gurur duyduğum ve ömrüm oldukça gurur duyacağım bu dev lisede yatılı okudum. Duvar gazetesi çıkardım, sporun hemen hemen her dalını yapma olanağı buldum ve arkadaşlarımla rahmetli edebiyat hocamız Dürdane Tamay Yönetiminde kurduğumuz İzmir’in ilk amatör tiyatrosu ile Buca cezaevi ve Bademler de oynadığımız oyunları asla unutmadım. O günler yaşam felsefemin oluşmasında çok önemli oldu..

ATATÜRK SEVDAM
Atatürk’e saygım ve bağlılığım ailemden miras. Sevdama gelince onu tanıdığım ilk gün yaptıklarının çok azını öğrendiğimde başladı ve onu tanımak, onu okumak onunla övünmek, onunla gurur duymak, her nefesimde ona teşekkür etmek hayat felsefem oldu. Tanıdıkça sevdim sevdikçe okudum. Nutuk başucu kitabım oldu. O şimdi sökülmesi imkansız kocaman köklü bir çınar içimde ben göçmeden göçmeyecek…
HASRET
Bir Hürriyet türküsü Mustafa Kemal içimde,
Bir Millet öyküsü ATATÜRK.
Bir Laiklik şarkısı Mustafa Kemal içimde,
Bir ÖZGÜRLÜK öyküsü ATATÜRK.
Bir kor alev Mustafa Kemal içimde,
Bir Hasret türküsü ATATÜRK..
xx
Mustafa Kemal çiçek açar içimde yıllar yılı,
Hasret ÇİÇEKLERİ.
Özlem ÇİÇEKLERİ..
Hep içimdeki ışık Mustafa Kemal,
İçimdeki SEVİNÇ,
İçimdeki UMUT.
Çok özledim seni ATAM
ÇOOK…
Sen içimdeki kor alevsin,
Sen bir ÖZGÜRLÜK abidesi,
Sen bir “HASRET” sin
Bitmeyen,
Bitmeyecek bir HASRET…
xxx İsa Özelmas
VE LİSE BİTTİ
Ya Doktor olurum ya da Öğretmen, diyordum liseye kaydolduğumda. Bu düşüncem, benim için sadece Siyasal Bilgileri düşünen rahmetli hocam Dürdane Tamay için tersti. Nitekim yıllar sonra Çankaya’da karşılaştığımızda, Tıbbiye de okuduğumu öğrenince çok üzülmüş ve bir güzel haşlamıştı beni. O gün oradan Kemeraltı’na doğru giderken göz yaşlarımı tutamamıştım. Tüm öğretmenlerimin çok büyük katkıları oldu bana. Yaşayanlara sağlıklı ve uzun ömürler, kaybettiklerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Mezuniyet sonrasına dönersek kendimi iyi yetiştirdiğime çok inandığım o yılı hiç unutamıyorum..
ÜNİVERSİTE SINAVI
Üniversite sınavına girdim. O yıllarda doğru yanlışı götürmediği halde kendi kendime “Doktor olacaksan ya bilirsin ya da bilmezsin” atmak olmaz demek tecrübesizliğim yada düşüncesizliğim nedeni ile, siz ne derseniz deyin 0.49 puan eksiğim tıbbiyeye girmemi engelledi. Birçok yere girebiliyordum ama ben, Cerrahpaşa Tıbba yatay geçiş yapabilirim ümidi ile Prof. Sıddık Sami (Işıklarda uyusun) Hoca zamanında Hukuk Fakültesine kayıt yaptırdım.2-3 ay kadar İstanbul’da kaldım. Yatay geçiş gerçekleşmeyince Tire’ye döndüm.
ÇAYIRLI KÖYÜ ÖĞRETMENLİĞİ
O öğretim yılında Tire’nin Çayırlı Köyünde iki öğretmenin kavga etmesiyle boşalan kadroya Mahallemizde oturan İlçe Milli Eğitim Müdürü Rahmetli Mehmet Bey amcanın teşviki ile (Nur içinde yatsın) Yedek öğretmen olarak atandım. Beş sınıf bir arada öğretim, yıllık planlar, günlük planlar her şey bendeydi. Anlayacağınız Lise Mezunu bir genç Okulun hem müdürü, hem öğretmeni hem hizmetlisi yani her şeyi idi. O yılı hiç unutmadım, ömrüm oldukça da unutmayacağım. Başta Muhtar Bayram Bey olmak üzere tüm köy halkına bana güvendikleri için teşekkür ederim. Köyde sevilmek gurur kaynağımdı.(İlerleyen yıllarda mezun ettiğim öğrencilerimin Veteriner, Diş Hekimi olduklarını görmek, duymak beni inanılmaz onurlandı.) O yıl denetime gelen Müfettişlerin teşvikleri, Ortaklar İlköğretmen Okuluna kaydımı bizzat yaptırmaları da ayrı bir gurur kaynağı oldu benim için, Eğitim Psikolojisi, Eğitim Sosyolojisi, Teşkilat ve İdare, Metot, Din dersi gibi fark derslerini vererek mezun olduğum okuldan Üniversiteyi kazanmış olmam nedeni ile Söke’de gösterilen bir ilk okulda uygulama yapamadığım için diploma alamamak benim için tek üzüntü kaynağı oldu.. Yani yedek öğretmenlikten diplomasız öğretmenliğe terfi etmiş oldum.
YILLARIM
Yine Üniversite sınavına girdim. Ama bu kez tüm soruları yanıtladım ve iyi bir derece ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesine girdim. Eğer kazanamasaydım öğretmenlik diplomamı alamadığım için Silvan da Jandarma olarak askerlik eğitimi alacaktım. Nasip değilmiş!!!
Sene kaybı yaşamadan 1975 yılı Haziran ayında bitirdim Tıp Fakültesini . Kadın Doğum İhtisası düşünüyordum ama önce askerliğimi yapıp, döndükten sonra ihtisas yaparım düşüncesindeydim .Bu arada 1974 Kıbrıs Harekatında 20-Temmuz-1974 de Bülent Ecevitin “Ayşe Tatile çıktı” şifresi ile çıkartmayı başlattığı gün benim için büyük önem taşıyor. Çünkü O gün 1972 yılında nişanlandığım, şimdiki eşim ve çocuklarımın annesi olan ve bu güne kadar onunla olmaktan gurur duyduğum çok sevdiğim kadınla nikah masasındaydım.
İHTİSAS YILLARIM VE ASKERLİK
1975 yılında çok maceralı bir ihtisasa başlayış ve ihtisas yıllarım oldu. Anlatmaya kalksam sunumu bitiremem ama kısaca çok değerli hocalarım ve arkadaşlarımla dört yıl beraber olmak tüm güçlüklere rağmen mutluluk verici idi. İhtisasta iken 27 Mayıs 1976 yılında 37 haftalık doğan canım oğlum ailemize ayrı bir mutluluk ve huzur getirdi. İhtisası bitirdiğimde yaş haddinden asker olma zorunluluğum nedeni ile Üniversite’de kalamadım.

ASKERLİK SERÜVENİ
Bizden önce Tabipler yedek subay eğitimi için Samsun’a giderken biz (167.dönem) eğitim için geçici olarak Ankara’ya alınan yedek subay okuluna geldik. Mamak’ta eğitime başladık. Gelin görün ki Ağustosta geldiğimiz Okula adapte olmaya çalışırken 12 Eylül Darbesi oldu. Kötü günler geçirdik. Daha önce hiç silah kullanmayan arkadaşlarımla M1 piyade tüfekleri ile devriyeye çıkarılmak istendik. Sonra da girişim kansız oldu gerekçesi ile vazgeçildi devriye görevimizden, anlatmak için de sayısız slayt gerekir. Ama hayatımızın en kötü günlerimizi geçiriyorduk. Benden başka 3 Kadın-Doğumcu arkadaşım ile dönüşümlü olarak kadın ceza evlerine dönüştürülmüş okullar dahil, iğrenç şartlarda hayata tutunmaya çalışan, haklarını bile savunamayan kadınların kontrolü ve güya tedavileri için görevlendirildik. Kadın cezaevlerinde işkence görmüş, çoğu suçsuz kadınları hatırladıkça şimdi bile içim sızlıyor. Her ne kadar onlar için elimizden geleni yapmaya çalıştıysak da yedek subay öğrenciydik sonuçta. Yaptırım gücümüzün çok az olmasına rağmen şartlarımızı zorlayıp elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalıştık…
Bu konuyu da, ihtisas yılları gibi kısa kesmek istiyorum. Çünkü bunca yıldan sonra bile o insanlık dışı eylemleri hatırlamak ruh sağlığıma iyi gelmiyor. Aralık’ta kur’alar çekildi ben Tatvan (Bitlis) ‘ı, arkadaşlarımda ayrı ayrı yerleri çektiler. . Tatvan’da 400 yataklı sahra Hastanesine tayin edilen ilk Kadın Doğumcu olarak orada bir Kadın Doğum Kliniği kurmak gerçeği ile karşı karşıya kaldım. Elimden geleni yaptım Şubat 1981 de hem kliniğin eksiklerini tamamlamak hem de ailemi Tatvan’a getirmek için özel izinle İzmir’e geldim. Eksikleri tamamlayıp eşim 5 yaşındaki oğlum ve bir muhabbet kuşumuzla 35FU 06 plakalı Renault otomobilimle ile Tatvan’ın yolunu tuttum, macera başlamıştı, Ege Üniversitesindeki yuvama (Kadın-Doğum Kliniği) döneceğim ümidi ile çalışırken YÖK yasası değişti Yardımcı Doçentlik dönemi başladı. Kariyer yapma ümidimin oldukça zorlaşmış olması nedeni ile terhis olunca İzmir’e dönmedim. 1984 yılına kadar Tatvan’da serbest çalıştım bu dönemde 21 Mart 1983 yılında doğan ikinci oğlumla mutluluğumuz perçinlendi. 1984 yılına atandığım Afyon’da 1989 yılına kadar çok mutlu günler geçirdim ve 1989 yılında İzmir’e döndüm.
ÖZETLE DÜNYA SERÜVENİM
Evet her zaman gurur duyduğum ve ömrüm oldukça gurur duyacağım iki oğlum oldu. Bu Dünya’da neyiniz var Hocam diyenlere “İki tane Gökdelenim var” dedim. Baktım ki inanlar var, Gökdelenlerimden birisi Endüstri, birisi de Makine Mühendisi dedim. Sonra oğullarım, beğendikleri ve sevdikleri iki kızla evlendiler. Dolayısı ile oğullarım kadar sevip gurur duyduğum iki de kızım oldu. Sonrada bir torunum. Mutlu, mesut yaşayıp gidiyorum sonrası ne olur bilemem şimdilik eşim, çocuklarım, torunum, arkadaşlarım ve CAN DOSTLARIM ile mutluyum … Herkese mutluluklar diliyorum. Kalın Sağlıcakla

Çok severek, çok gurur duyarak okudum. Yaşamının çok uzun, sağlıklı ve mutlu devam etmesini diliyorum. Çan dostumun, can arkadaşımın insanlığı, dostlluğu, hocalığı, üretkenliği ve buraya sığmayacak çok sayıda olumlu özellikleri benim için bir örnektir ve herkes için özellikle de genç nesiller için bir örnektir. Mutluluk hep seninle olsun, S. Sinan Özalp
Güzel yorumunuz için yürekten teşekkürler can dostum
Bir solukta okudum hepsini.Akıcı bir o kadar da içten duygularınız kelimelere çok güzel yansımış.Benim hayatımda kıdemlim olarak ilklerimdensin abicim.Kadın doğum kliniği koridorlarında gece nöbetlerinde”Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde”sözleri hala kulaklarımdadır.Atatürke hayranlığımız ortak değerlerimizdendir.Mutlu huzurlu sağlıklı neşeli üretken uzun bir ömür dilerim…
Güzel yorumun için yürekten teşekkürler canım kardeşim
Böyle bir abiye sahip olduğum için gurur duyuyorum. Bi solukta okudum
Teşekkürler Ragıp’cım devamı kısa zamanda gelecek Abone olmayı ve beğendiğin bloklara beğeni koymayı unutmazsın umarım. Selamlar;))
İsa çok güzel hazırlamışsın eline sağlık sağlıklı günler dilerim
Teşekkürler Ragıpcım
Gurur verici onurlu 71 sene için tebrikler İsa kardeşim. Bundan seneki yaşamındada sağlıklı mutlu seneler inşallah
Sevgili arkadaşım çok güzel yazmışsın,ellerine sağlık.Yazdıklarını okuyunca bende Bursa kız lisesi yatılı öğrencilik yıllarımı hatırladım ve devamında fakülte yıllarımız….Her şey gönlünce olsun eşin , çocukların ve torunlarınla sağlıklı mutlu nice yılların olsun.takipteyiz Semahat
Semahatcım geç gördüm kusura bakma.İlgin için teşekkür ederim.Selan
malr
Teşekkürler Haksuncum
İsa hocam eline yüreğine sağlık çok güzel bir site olmuş
Çok teşekkürler Cengiz’cim
Sevgili Ağabeyim, ne büyük şans idi 1979-1983 yılları arasındaki uzmanlık eğitimim esnasında Sizi tanımak…Önce insan olarak Ağabey, sonra usta olarak çömezlerine verdiğin özgüven, bilgi,pratik, görgü…Yıllar geçse de hep saygı ve sevgi ile anılmanız boşuna değil…Ne mutlu Bize aldıklarımız için, ne mutlu Size dost biriktirdiğiniz için…Bence gökdelenlerinizin sayısı Sizin belirttiğinizden çok ama çok fazla…Saygı ile…Samet Kafkas
Teşekkürler canım kardesim
Akıcı bir dille yazılmış hayat hikayesi.Çok beğendim .Kendi hayat hikayemle ortak noktaların olduğunu gördüm.Bundan sonraki yaşantında eşinle,evlatlarınla,torunlarınla güzel bir yaşam diliyorum.
Çok teşekkür ederim
Ne kadar gurur verici ve dolu dolu yaşanmış bir hayatınız olmuş. İnşallah devamı da çok uzun, sağlıklı ve sevdiklerinizle birlikte olsun.
Sizinle yakın yerlerde (Selçuk) ve yakın zamanlarda (‘47) dünyaya gelmişiz.
Gıyabınızda da olsa sizi tanımaktan mutlu oldum. Sağlık ve esenlik dileklerimle,
Çok teşekkürler dostum.Sizi gıyaben de olsa tanımak beni de mutlu etti.Görüşmek dileği ile selamlar
Özgeçmişini harika bir şekilde anlatmışsın. Kutlar sağlıklı mutlu uzun yıllar dilerim. Gerek öğrencilik gerekse asistanlık yıllarında uzunca bir süre birlikte olduk. Hiçbir olumsuz anı hatırlamıyorum. Sağlık ve esenlikler diliyorum
Gerçekten hiç olumsuz anımızı ben de hatırlamıyorum Hüseyin’ciğim. Güzel yorumun için teşekkürler.İyi ki varsın